Başkent ilan edildikten sonra Ankara’nın nüfusu hızla arttı; 1927 yılında 75 bin oldu. Ancak, kent sağlıklı bir su altyapısına sahip değildi. Cumhuriyeti ilan eden, Ankara’yı başkent yapan kadrolar gittikçe artan nüfusun gereksinmesine yetecek miktarda, fen kurallarına uygun, sağlıklı ve yeterli basınçta ulaşacak bir su altyapısı kurmayı hedeflediler.
Romalılar zamanından beri kullanılan ve Elmadağ’ın bir kısım suyunu taşıyan Kayaş’taki Hanımpınarı bölgesindeki tesislerin geliştirilmesini ve suların kente basit kanallar yerine borularla getirilmesini düşündüler ve uzmanlara bu konuda çalışmaları için görev verdiler.
Dönemin Ankara Belediye Başkanı olan Haydar Bey, İstanbul Yüksek Mühendis Mektebi Su Profesörü Burhanettin Bey ile temasa geçti. Diğer taraftan sorunun incelenmesi işi Belçika’dan Emil Kantren firmasına ihale edildi.
Emil Kantren firması, Fransa’nın ünlü su mühendisi bay L. Bonnet’i çağırarak incelemeler yaptırdı. Çalışmalar sırasında Romalıların su galerileri de ayrıntılı olarak incelendi. Yapılan deneylerden sonra Roma galerileri ve Hanımpınarı menbasının sularının esasında Elmadağ’dan Kosunlar Vadisi boyunca geldiği kanısına varıldı. 27 Eylül 1925 tarihli rapor hazırlandı. Hanımpınarı ve Şahnepınar yörelerindeki galeriler yerine Kosunlar vadisine yapılacak bir yer altı barajı ile tüm suyun toplanabileceği ortak görüşüne varıldı.
Bunun üzerine Emil Kantren firması mühendis bay Hyard’a Yeraltı Kaptajı projesi hazırlattı. Proje raporunda yapılacak işler anlatılıyor ve sonucunda yapılacak iş miktarı (metraj) ve parasal bedeli (keşif) ayrıntılı olarak veriliyordu.
Kosunlar Yeraltı Kaptaj Proje Raporu, Mösyö Hyard, 20 Eylül 1926
Şahnepınar ve Hanımpınarı menba suları için pompa istasyonları, Kocatepe’de su deposu, Cebeciye kadar boru döşenmesi işleri ile kente biraz daha su verilmeye çalışıldı. Yeni gelişen Çankaya bölgesine su verilmek üzere, bugünkü Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin bulunduğu alandaki su deposu ve pompa istasyonu yapıldı.1928 yılında başlanan Kosunlar kaptajı inşaatı, bütçe kısıtları nedeni ile, kısa süre sonra durdu. 1928-1930 yılları arasında Ankara’da büyük su sıkıntısı çekildi. Ülkemizden ve yurtdışından getirilen çoğu yabancı uzman Kosunlar Kaptajı’na Elmadağ menbalarının da ilavesi ile Ankara’nın 160.000 nüfusa kadar su sorununun olmayacağını hesapladılar.
Su Deposu Jeneratör Binası inşaatı, Kavaklıdere, 1927
Bu çalışmalar sürerken, 1930 yılında, Nafia Vekaleti Sular Umum Müdürlüğü (bugünkü DSİ Genel Müdürlüğü) görevini Hollandalı uzman bay Tubergen yürütüyordu. Onun da önerisi ile, Ankara’nın su sorunun çözümü için önce bütçeden yeterli ödenek ayrıldı. Daha sonra, 20 Mayıs 1931 tarihli kararname ile, Ankara Şehri İçme Suyu Komisyonu kuruldu. Komisyonun üst düzey yetkililerden kurulmuş olması konuya verilen önemin bir göstergesiydi.
Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı aynı zamanda komisyon başkanlığını yürütüyordu. Sağlık Bakanlığı’ndan Hıfzısıhha Genel Müdürü, İçişleri Bakanlığı adına Ankara Belediye Başkanı, Bayındırlık Bakanlığı’ndan Su Genel Müdürü, Maliye Bakanlığı merkez saymanı Komisyonun diğer üyelerini oluşturuyordu.
Komisyon, ilk olarak, Kosunlar kaptajı projesini tamamlamaya çalıştı. Bu proje, vadinin yaklaşık 12 m derinliğinde, vadiyi enine kesen bir bent yapılmasını ve bendin içindeki galeride toplanan yer altı suyunun şebekeye verilmesini kapsıyordu. Dönemin imkanlarıyla vadinin içi adım adım, karınca kararlılığıyla açıldı.
Kosunlar Yeraltı Kaptaj inşaatı, Kayaş, 1928
Kosunlar kaptajı tüm Ankara’nın suyunu sağlayamadı. Ancak, çok uzun yıllar kente su vermeye devam etti.
Genç Türkiye Cumhuriyeti her alanda gösterdiği heyecanı Ankara’nın altyapısı konusunda da gösterdi. Bilimsel yöntemlerle, dönemin tanınmış uzmanları ile çalışıldı. Olanaksızlıklar içinde örnek eserler meydana getirildi.
O dönem eserlerinden Su Süzgeci binasını koruyamadık. Ancak, başkentin ilk su projesi olan Kosunlar yeraltı kaptajının üzerine titreyerek süratle koruma altına almalı ve Cumhuriyetin kurucularının heyecanını bizden sonraki kuşaklara aktarmalıyız.